TR EN AR FA
 
İnternet sitemizde yer alan yayınlar, düşünce yazıları niteliğinde olup yazarların ele aldıkları konu hakkındaki bireysel görüşlerini yansıtmaktadır; düşünce ve ifade özgürlüğüne inanan bir Büro olarak her türlü fikre saygı ve dile getirilmelerinden memnuniyet duyuyoruz. Sitemizdeki yazı ve makalelerde yer alan bilgileri spesifik bir hukuki uyuşmazlığa uygulamadan önce mutlaka bir Avukata danışmanızı tavsiye ederiz.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN 26/10/2020 TARİHLİ OLUMLU GÖREV UYUŞMAZLIĞINA İLİŞKİN KARARIN İNCELENMESİ

İşbu bilgilendirme notunda 15/12/2020 tarih ve 31335 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2020/401 E. ve 2020/631 K. sayılı 26/10/2020 karar tarihli Uyuşmazlık Mahkemesi kararı incelenerek konuya ilişkin hukuki değerlendirmeler paylaşılacaktır.

1. KARAR ÖZETİ

15/12/2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2020/401 E. ve 2020/631 K. sayılı 26/10/2020 tarihli Uyuşmazlık Mahkemesi Kararında uyuşmazlık konusu olay,Altyapı Koordinasyon Merkezi (“AYKOME”) bütçesinde davacı Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. adına tahakkuk eden bedelin tahsiline yönelik davalı taraf olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın Yol Bakım ve Alt Yapı Koordinasyon Daire Başkanlığı Altyapı Koordinasyon Müdürlüğünün işleminin iptali ile davacı şirketin borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılan davanın İdari Yargı Yerinde mi Asliye Hukuk Mahkemesinde mi görülmesi gerektiğine dair olumlu görev uyuşmazlığı kararıdır.

Söz konusu uyuşmazlıkta, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada davalı tarafın görev itirazı reddedilmiş ancak davalı tarafın olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemi sebebiyle dava dosyası Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir. Danıştay Başsavcılığı tarafından davacı şirket adına belirlenen bedelin bildirimine ilişkin işlemin, idari bir işlem olup iptali istemiyle açılan davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu sonucuna varılmıştır. “2247 sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, durumun anılan Mahkemeye bildirilmesine..." şeklinde karar verilmiştir. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı “…kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı olarak tesis edilen idari bir işlem niteliğinde olduğundan, bu işleme yönelik açılan davanın çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.” tespitlerinde bulunmuştur. Sonuç olarak; davanın çözümünde İdari Yargının görevli olduğuna kesin olarak karar verilmiştir.

2. DEĞERLENDİRME

İlgili mevzuat uyarınca AYKOME'nin yönetmelikte belirlenen kurum ve kuruluş temsilcilerinin (davacı tarafın da içerisinde bulunduğu ) katılımı ile toplanacağı, burada yine yönetmelikte tanımlanan alt yapı hizmetlerine dair yatırımlar için kesin program haline getirilme ve ortak programa alınma hususlarına yönelik karar alınacağı, alınan bu kararın bağlayıcı olacağı ve yatırımların amaca uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi için "Alt Yapı Yatırım Hesabı" adı altında bir hesap oluşturulacağı ve oluşturulan bu hesaba AYKOME'ye dâhil kuruluşların bütçelerine konulan ödeneklerin aktarılacağı kurala bağlanmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır. İdare tarafından, bir kamu hizmetinin yürütülmesi dolayısıyla kamu gücü kullanılarak tek taraflı iradeyle tesis ettikleri icrai işlemler veya eylemlerden doğan uyuşmazlıkların idari yargı merciinde çözümlenmesi gerekmektedir. İdarî işlemler, çeşitli hukukî etkiler doğurmak amacıyla yapılan tek yanlı ve icrai irade açıklamaları olarak tanımlandığında, "iradenin açıklanması" yönünden, bu iradenin sahibi durumunda olan "idari makam" kavramı önem kazanmaktadır. Bu noktada, yalnızca işlemi yapan mercie göre belirlenen organik ölçüt tek başına yeterli olmamaktadır. Yani idarenin her işlemi idari işlem olmadığı gibi, bütün idari işlemlerin kamu tüzel kişileri tarafından tesis edilmesi de söz konusu değildir. Bu açıdan, idari karar alma yetkisi ve gücüyle donatılmış olmalarına karşılık, gerek statüleri ve gerekse teşkilatlanmaları ve yönetimleri bakımından özel hukuk tüzel kişisi olup da, kamu hizmeti gören kuruluşlar, bu hizmetleri yerine getirirlerken kamu makamı gibi hareket etmekte ve işlemleri de idare hukuku kurallarına tabi olmaktadır.

Yasama organı tarafından özel faaliyetler için söz konusu olmayacak bir ayrıcalıklar ve yükümlülükler rejimine tabi tutulan ve sorumluluğu ile denetimi son tahlilde bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen faaliyetler, kamu hizmeti olarak kabul edilmektedir. Kamu hizmeti yerine getirilirken sahip olunan ayrıcalıklara dayanılarak, tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen, hukuk düzeninde değişiklik yapan, başka bir deyişle, kişilerin hukuki durumlarında değişiklik meydana getiren etkili ve yürütülmesi zorunlu işlemler iptal davasına konu edilebileceği gibi, bu işlemler nedeniyle uğranılan zararların tazmini için tam yargı davası açılması da mümkündür.

Bu itibarla, Özel Hukuk ilişkisinden kaynaklanmayan, yapılacak olan kamu hizmetinin maliyetiyle ilgili olarak 2019 AYKOME Fon Bütçesi ile davacı şirket adına belirlenen bedelin bildirimine ilişkin işlem, kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı olarak tesis edilen idari bir işlem niteliğinde olduğundan, bu işleme yönelik açılan davanın çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Gerçek ve tüzel kişiler tarafından idari makamlara karşı açılacak davalarda deneyimli Avukatlar tarafından dosyanın incelenmesi ve zaman ve para kaybını önlemek açısından yetkili mahkemenin doğru tayin edilmesi son derece önemlidir. İdare hukukuna tabi uyuşmazlıklarınız hakkında herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde Esis Hukuk Bürosu ile iletişime geçmekten çekinmeyiniz.

Saygılarımızla,

ESİS HUKUK BÜROSU

Yol Tarifi