TR EN AR FA
 
İnternet sitemizde yer alan yayınlar, düşünce yazıları niteliğinde olup yazarların ele aldıkları konu hakkındaki bireysel görüşlerini yansıtmaktadır; düşünce ve ifade özgürlüğüne inanan bir Büro olarak her türlü fikre saygı ve dile getirilmelerinden memnuniyet duyuyoruz. Sitemizdeki yazı ve makalelerde yer alan bilgileri spesifik bir hukuki uyuşmazlığa uygulamadan önce mutlaka bir Avukata danışmanızı tavsiye ederiz.

Hukuk Teknolojileri ve Avukatlık Mesleğinin Geleceği

Av. Burak YERKEL, Av. Zeynep Sena SALTIK

I.Genel Olarak

Bilişim teknolojilerinin vazgeçilmez bir unsur haline geldiği günümüz dünyasında, her türlü iş ve işlemin elektronik ortamda daha hızlı, daha az masraflı ve daha şeffaf şekilde gerçekleştirilme imkânı ortaya çıkmış ve dolayısıyla bu teknolojilerden faydalanma zarureti doğmuştur. Bu zorunluluk, özel sektörün sunduğu hizmetlerin yanında kamusal alanda da yoğun bir şekilde hissedilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla her alanda köklü değişimleri beraberinde getiren dijital çağda, hukuk alanında da bazı uygulama değişikliklerine gidilmiştir.

Bugün, hukuk ile teknoloji birbirinden ayrı olarak düşünülemeyecek bir noktadadır. Zira teknoloji; hem çözüm üretebildiği bir alan olması, hem de diğer alanlarda üretilen çözümler için sürecin işleyişinin kontrollü ve güvenilir olması bakımından hukuk ile çok yönlü bir ilişkiye sahiptir. [i] Özellikle de vatandaşlar tarafından yargıya erişimin –gerek masraf açısından gerek de süreçlerin ağır ilerlemesinden dolayı- oldukça zor olduğu günümüzde; yargı işlerinin veya avukatlar aracılığı ile yürütülen hukuki süreçlerin çevrimiçi yollar ile halledilmesi daha akıllıca gözükmektedir. Bu nedenle hukuk alanı, teknolojinin dokunduğu alanların hukuki boyutunu düzenlemek ve tartışmanın ötesinde, bir de kendisinin işleyişi için teknolojiye ihtiyaç duymaktadır. Bu kapsamda literatürde kavramsal olarak yerini alan “legal tech” (hukuk teknolojisi) kavramı 2018 yılında üzerine kitap yazılacak niteliğe ulaşmıştır.[ii] Ülkemizde de son yıllarda başta UYAP, e-devlet, ofis yazılımları ve avukatlık bürolarında kullanılan hukuk otomasyon sistemleri olmak üzere hukuki meslek alanlarını neredeyse kökten değiştiren gelişmeler yaşanmıştır.

Ayrıca hâlihazırda kullanılan dijital ortam ve sistemlerin yanı sıra, her gün her türlü ihtiyaca yönelik yeni ürünler ortaya çıkmaya devam etmektedir. Özellikle günümüzde tüm dünyanın etkilendiği Covid-19 salgınının yaratmış olduğu zorunlu izolasyon ile beraber, bu gibi teknolojilerin önemi tekrardan anlaşılmış; uzaktan çalışma, uzaktan eğitim gibi olgular zorunlu hale geldikçe dijital uygulamaların iş hayatında hiç olmadığı kadar yaygınlaştığı, üzerine konuşulduğu ve geliştirilmeye üst düzeyde açık olduğu yepyeni bir dönem başlamıştır. Aşağıda bu gelişmeler ışığında hukuk alanında yaşanan ve yaşanacağı öngörülen değişimlerden bahsedilecektir.

II.Teknolojinin Hukukta Kullanımı

Günden güne gelişen teknolojik uygulama ve platformların, hukuk alanında da kullanılması avukatların temel iş süreçlerini ciddi anlamda değiştirmeye başlamıştır. Bu süreçte ülkemizde başta UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) ve avukatlık bürolarında kullanılan hukuk otomasyon sistemleri olmak üzere, avukatlık mesleğindeki iş yükünü hafifletmeye yönelik geliştirilen teknolojik araçlar ile avukatların meslek hayatlarında büyük değişim yaşanmıştır. Günümüzde artık avukatlık mesleğindeki iş yükünün büyük bir bölümünü oluşturan bürokratik süreçlerdeki işlerin elektronik ortamda yapılabilmesi ve duruşmaya girme dışında (Yakın gelecekte e-duruşmaların hayatımızın olağan bir parçası haline geleceği de şüphesizdir.) neredeyse tüm işlerin bürodan yürütülebilmesi ile zaman kaybının önlenmesi ve dosyaların bir bütün halinde takip edilebilmesi mümkün hale gelmiştir.

Teknolojide yaşanan bu gelişmeler nedeniyle hukuk alanında bilgili ve tecrübeli olduğu kadar bilişim teknolojilerini de kullanabilen avukatlar öne çıkmakta, üst düzey teknolojinin kaçınılmaz ve zaruri olacağı önümüzdeki yıllarda bu avukatların daha başarılı olmaları beklenmektedir. Bilişim ve internetin avukatlık mesleğine etkisi üzerinde çalışan Prof. Richard Susskind, 2013 yılında yayınlanmış olan Tomorrow’s Lawyers adlı kitabında, klasik avukatların “güvenilir uzman”, teknolojiyi kullanabilen yenilikçi avukatların ise “gelişmeye açık uygulayıcı” olarak iş imkânlarına sahip olacağını ileri sürmüştür. Susskind, gelişmeye açık uygulayıcıların hukuki bilgi mühendisi, hukuk teknikeri, hukuki süreç analisti, hukuk proje yöneticisi, hukuki veri bilimci, çevrimiçi arabulucu, hukuki yönetim danışmanı, hukuki risk yöneticisi gibi yeni unvanlarının olacağını öngörmüştür.[iii] Bakıldığı zaman Susskind’in bu tahminlerinin yavaş yavaş gerçekleşmeye başlamış olduğu ve ilgili uygulamaların sektörde yaygınlaşmaya başladığı yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bununla birlikte iş hayatında yeni ihtiyaçlar doğdukça yeni uygulama ve yazılımlar üzerinde de geliştirme çalışmaları yapılmaktadır. Özellikle yazılı metinlerin tasnifi, özet çıkarılması, içtihat ve mevzuat taraması, akıllı arama algoritmaları ile benzer vakaların incelenmesi, hatta vakalardan daha önce alınan karar verilerinden faydalanarak örüntüleri takip edip yeni vakalar için karar destek sistemlerinin oluşturulması gibi çeşitli alanlarda geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Öyle ki; avukatlık mesleğinde dönüştürücü etkiye sahip olacağı öngörülen teknolojik gelişmeler içerisinde yer alan dava stratejilerinin daha sağlıklı yönetilmesine yardımcı olabilecek akıllı yazılımlar, saniyeler içinde kanunları, içtihatları ve diğer hukuksal kaynakları tarayarak geri dönüşler sağlayan yapay zekâ uygulamaları, basit hukuki süreçler hakkında bilgi alınmasını sağlayan ileri teknoloji çözümlerinin örnekleri dünya ülkelerinde aktif olarak kullanılmaya başlanmıştır.[iv]

III.Yapay Zekâ Teknolojilerinin Hukuk Alanında Kullanımı

Son yıllarda Yapay Zekâ teknolojilerinin oldukça gelişmesi ile bu teknolojilerin günlük hayat ve meslekler üzerinde oluşturacağı etki de gündeme gelmiştir. Bu kapsamda değerlendirme yapabilmek için öncelikle “Yapay Zekâ” olgusunu anlamak gerekmektedir. Yapay Zekâ, aslında bilgisayarlara “insanların yaptığı gibi öğrenme, algılama, çıkarım, iletişim kurma ve karar vermeyi öğretmek” için geliştirilen teknikler bütünüdür.

İnsanların bilgisayarlarla yıllardır etkileşim kurmakta olduğu en yaygın yol bilgisayara bilgi veya sorgu girip cevabını beklemektir. Bu tür aramalar, anahtar kelime aramaları üzerinden çalışmaktadır, yani doğrusaldır ve geçmiş veya gelecekteki aramalarla hiçbir ilişki kurmamaktadır. Yapay Zekâ ise, arama öğrenme sürecinin bir parçası haline gelerek değişim gösterir. Bu şekilde, her arama ve cevap (ve gerekirse düzeltme) makineyi bir sonraki görev için çok daha iyi hale getirir. Buna Doğal Dil İşleme (Natural Language Proccesing) denmektedir. Apple Siri ile konuşma yoluyla etkileşimde bulunulması ve verdiği cevapların sorulara göre şekillenmesi de Doğal Dil İşleme yönteminin uygulamadaki bir örneğidir.

Bu teknolojide bilgisayarın bir veri kümesini nasıl yorumlaması gerektiğine, makine öğrenme algoritmaları kullanılarak bilgisayarın kuralların kendisini belirlemesine izin verilir. Bu tip yapay zekâ temelli bilgisayar programları, yukarda da belirtmiş olduğumuz gibi ancak deneyim ile makine öğrenimi veya derin öğrenme görevlerinde daha iyi hale gelecektirler. Bu öğrenme, “bilgi toplama”, “bilgiyi analiz ederek anlamaya çalışma” ve “bu anlayışa dayalı kararlar alma” olmak üzere 3 safhadan oluşmaktadır. Bu süreç ne kadar tekrar ederse robot doğru sonuçlara o kadar yaklaşacaktır. Nitekim tüm avukatların da deneyimlerden bildiği gibi, görevi daha fazla üstlendiğimizde -özellikle de daha deneyimli bir kişi tarafından düzeltilir ve yönlendirilirsek (bir hukuk bürosundaki stajyer avukat gibi)- çalışmalarımızda daha iyi hale geliriz.[v] Bu bakımdan hukuk endüstrisi ile yapay zekânın aynı şekilde çalıştığını söylemek mümkündür.

Hukuk endüstrisi ile yapay zekânın çalışma prensiplerinin uyumu dolayısıyla, hukuk alanının Yapay Zekâ ve Doğal dil işleme uygulamasına birçok açıdan oldukça elverişli olduğunu söylemek de doğru olacaktır. Zira Yapay Zekâ ve hukuk çarpıcı biçimde benzer ilkelere göre çalışır: örneğin her ikisi de yeni durumlara uygulanacak kurallar çıkarmak için tarihsel örneklere bakarlar. Konuya ilişkin uluslararası örnekler incelendiğinde ise yapay zekâ alt alanı olan Doğal Dil İşleme (Natural Language Proccesing) konusunda, özellikle İngilizce ve Hint Avrupa dil ailesinden gelen diğer dillerde yüksek başarı gösteren çözümler elde edildiği görülmektedir. 2014 yılında kurulan LawGeex şirketi, 20 tecrübeli Birleşmiş Milletler avukatı ile kendi yapay zekâ sistemlerinin performansını karşılaştırmış ve 40 sayfalık bir rapor yayınlamıştır. Elde edilen sonuçlar günlük yasal risk tespiti görevinde avukatlar içinde en yüksek başarım %94, en düşük başarım %64 ve ortalama başarım %85 iken, yapay zekânın ortalaması %94 başarıya sahip olmuştur. Ayrıca bu işlem için “insan avukatların” ihtiyaç duyduğu ortalama süre 92 dakika iken, yapay zekânın ihtiyacı olan süre 26 saniyeden ibaret olmuştur.

Görüldüğü üzere, Doğal Dil İşleme denen yapay zekâ tekniği sayesinde bilgisayarlar, dosya tasnifi, dilekçe veya rapor özetleme gibi daha basit işlevlerin ötesinde hukuk alanında yönetilecek etkili süreçlerin başrolü olarak umut vadetmektedir. Amerika’da hukuk alanında bilişim yatırımı yapan şirketler icra-iflas, marka-patent gibi belli hukuk alanlarına veya sözleşme inceleme gibi belli işlere odaklanmayı tercih etmektedir. Şu an için her türlü hukuki soruna cevap verebilen bir yazılım geliştirilmemiş olup yapay zekâ yazılımlarının insanlar tarafından kullanılıp denendikçe daha iyi öğrendiği hesaba katıldığında gelecekte bunun gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Hukukun bazı alanlarında Yapay Zekâ kullanımına ilişkin olarak kaydedilen gelişmeleri, aşağıdaki sınıflandırma ile incelemek daha açıklayıcı olacaktır.

a)Sözleşme İncelemelerinde Yapay Zekâ Kullanımı

Bir sözleşmeyi müzakere etme ve sonuçlandırma sürecinin uzun ve meşakkatli olduğu bilinen bir gerçektir. Bir sözleşmenin nihai olarak sonuçlanması için sözleşme metni her iki tarafın avukatları tarafından incelenmekte, gerekli düzenleme ve değiştirmeler yapılmakta, karşı tarafın onayına sunulmaktadır. Bu nedenle anlaşmalarda gecikme yaşanıp iş hedeflerinin yerine getirilmesi açısından sıkıntılar yaşanmakta ve aynı zamanda insan hatasından kaynaklı yanlışların da bazen önüne geçilememektedir. Bu nedenle sözleşme inceleme ve müzakere süreçlerini otomatikleştirmek ihtiyacını gören Lawgeex, Klarity, Clearlaw ve LexCheck gibi yenilikçi şirketler tarafından bu probleme yönelik platformlar geliştirilmiştir. Bu yönde kullanılan teknolojiler ve süregelen geliştirme çalışmaları, önerilen sözleşmeleri otomatik olarak kavrayan, Doğal Dil İşleme teknolojisini kullanarak sözleşmeyi tam olarak analiz edebilen ve sözleşmenin hangi bölümlerinin kabul edilebilir ve hangilerinin sorunlu olduğunu belirleyebilecek Yapay Zekâ sistemleri üzerinedir.

Bununla birlikte sözleşmelerin uygulanma aşamasında kullanılmak üzere; sözleşmenin tüm bölümlerini inceleyip anahtar bilgileri ayıklayan, tüm sözleşme metni kapsamında inceleyen ve bu şekilde sözleşmenin taraflarının, taahhüt ve yükümlülüklerini kapsamlı olarak anlamasını kolaylaştıran Yapay Zekâ teknolojileri üretilmektedir. Bu tür platformlar inşa eden en önemli iki teknoloji şirketi Kira Systems ve Seal Software’in yanı sıra, Lexion, Evisort ve Paperflip gibi girişimci şirketler de benzer platformlar sunmaktadırlar.[vi] Şimdilik bu sistemler bir “insan avukat” tarafından kullanılacak, yani avukat tarafından Yapay Zekânın analizini incelenecek ve sözleşme dili ile ilgili nihai karar alınacak şekilde geliştirilmekte ve kullanılmaktadır. (Örneğin; günümüzde e-Bay, Salesforce gibi bazı şirketlerin Yapay Zekâ destekli sözleşme inceleme programlarını kullandığı bilinmektedir.) Ancak Yapay Zekâların Doğal Dil İşleme yetenekleri ilerledikçe, tüm sözleşme sürecinin Yapay Zekâ tarafından otomatik olarak gerçekleştirildiği bir gelecek çok da uzak gözükmemektedir.

b)Dava Süreçlerinin Tahmini ve Strateji Yönetiminde Yapay Zekâ Kullanımı

Davaların olgu modelini ve emsal vakaların esasını girdi olarak kullanmak suretiyle dava sonuçlarını tahmin etmek için geliştirilen Yapay Zekâ robotları da yapay zekanın hukuk sektöründeki başka bir kullanım alanıdır. Örneğin; 2017 yılında Londra’da çok özel bir kredi kartı usulsüzlüğü konusunda yapılmış yüzlerce gerçek başvuru dosyasının kabul edilip edilmeyeceğini tahmin etme konusunda 100’den fazla avukatın katıldığı bir deneyde, insanların doğru tahmin oranı %66,3 iken yapay zekânın %86,6 oranında doğruyu tahmin etmiş olması, insan ile yapay zekâ sisteminin tahmin yeteneğini ortaya kolay deneylerden biri olmuştur.[vii] Bununla birlikte Kanada merkezli Blue J Legal[viii] isimli girişimci şirket, başta vergi davaları olmak üzere çeşitli davalar üzerinde kullanılan ve %90 doğruluk oranı olan bir Yapay Zekâ destekli dava tahmin motoru geliştirmiştir. LexMachina ve RavelLaw gibi yazılım araçlarını kullanarak dava stratejisini belirleyen avukatlar, bu program yardımıyla davaya bakacak hâkim ve karşı taraf avukatının profilini de çıkarabilmektedir. Bu tarz programlar yardımıyla taleplerinin ne kadarının hâkim tarafından kabul edilebileceği, dava hakkında ne şekilde karar verebileceği, karşı taraf avukatının uzlaşmaya veya arabulucuya açık olup olmadığı gibi konularda tahminler belirlenebilmektedir. Ülkemizde ise Tübitak Bireysel Genç Girişimcileri Destekleme Programı kapsamında desteklenen ARYA isimli doğal dil işleme temelli yazılım, avukatlara aradıkları soruların cevabını içeren Yargıtay kararlarını getirmeyi taahhüt etmesinin yanı sıra boşanma dava kararlarını ‘onama’, ’bozma’ ve ‘düzelterek onama’ olmak üzere üç kategorilerden hangisine dâhil olacağını %90 doğruluk oranı ile tahmin edebilmektedir. Bahsi geçen bu yazılımın henüz geliştirme süreci devam etme olup yakın zamanda hukuk bürolarında avukatlara yardımcı olarak kullanılabileceği öngörülmektedir.[ix]

Bunların yanı sıra, Yapay Zekâ teknolojilerinin hukuk alanında kullanıldığı bir başka konu ise; davalarda, davacının davasının başarılı olması şartıyla yargılama giderlerinin ve masraflarının üçüncü bir kişi tarafından finanse edilmesidir. Yapay Zekâ destekli teknolojiler, hangi davaların desteklenmeye değer olduğu konusunda daha detaylı değerlendirmeler ortaya çıkarabilmektedir. Legalist adlı girişimci şirketin çalışmaları bu konuya örnek verilebilir. (Ayrıntılı bilgi için bkz. “Litigation Finance Guide”, açık erişim: <https://legalist.com>)

c)Araştırmalarda Yapay Zekâ Kullanımı

Son 10 yıla kadar hukuki araştırma yapılması, kitaplar aracılığı ile manuel olarak gerçekleştirilmekte, araştırma süreci başlı başına uzun bir süreç gerektirmekte ve bu süreç de iş yükünü oldukça ağırlaştırmakta idi. Son 10 yılda ise; ülkemizde de kullanıma açık olan lexpera.com.tr, kazanci.com.tr, sinerjimevzuat.com.tr gibi bazı internet siteleri sayesinde araştırma ve içtihat taramaları, anahtar kelimelerin girilmesi suretiyle kolayca yapılabilmektedir. Bu gibi dijital ortamların giderdiği ihtiyacın farkına varan Yargıtay da benzer bir yazılım ile https://karararama.yargıtay.gov.tr adresinde Yargıtay kararlarını anahtar kelimeler aracılığı ile aramaya açık hale getirmiştir. Bunların yanı sıra belirli düzeyde hukuki analiz, hukuki metin düzenleme ve sanal ofis yönetimi yeteneklerine sahip, vakaları analiz eden, anlayan, yorumlayan ve sonuç üreten Yapay Zekâ tabanlı bir hukuk asistanı olan Adalet Hanım[x] isimli yazılım da uygulamada kullanılmaya başlanmıştır.

Geçtiğimiz birkaç yıl içinde Doğal Dil İşleme teknolojilerinde kaydedilen gelişmeler sayesinde yukarıda bahsedilen basit arama motorlarının ötesine geçilmesi ve bu tür araştırmaların ileri düzey yapay zekâ teknolojisi ile daha da kolaylaştırılması oldukça yakındır. Geliştirilmekte olan bu platformlar, anahtar sözcüklerin eşleştiği ilgili mevcut yasa ve kararları ortaya çıkarmaktan fazlasını yapacaktır. Nitekim yukarıda bahsettiğimiz üzere yapay zekâ teknolojileri bu gibi arama motorlarından ayrılmaktadır. Yapay zekânın anlamsal modeli, farklı vakaların birbirleriyle ilişkilendirilmesi ve bu yol ile üzerinde çalışılan vakada kullanılacak argüman ve stratejilerin ne olacağını belirleyecektir. Bugün, ABD’de Casetext and ROSS Intelligence gibi şirketler bu tür platformların başlıca temsilcisi olup 4.500'den fazla ABD hukuk firması Casetext'e abonedir.

Global olarak kaydedilen bu gelişmelerin karşısında ne yazık ki Türkiye’de, Türkçe Doğal Dil İşleme Teknolojisi henüz İngilizcede olduğu kadar gelişmemiştir. Türkçe dil yapısının sondan eklemeli olması gibi temel bir farkla İngilizceden farklılaşıyor olması, İngilizce için kullanılabilen yapay zekâ modellerinin büyük çoğunluğunun Türkçe dili için kullanılması konusunda başarısız sonuçlar elde edilmesine sebep olmaktadır. Aynı zamanda Doğal Dil İşleme üzerine yapılan araştırma ve çalışmaların istenen düzeye gelememiş olması da bu durumun etkenlerinden bir diğeridir.

IV.Yapay Zekâ Avukatlar İçin Bir Tehdit Midir?

Yukarıda bahsedilen ve bir hukuk teknolojisi olarak ortaya çıkmakta olan tüm Yapay Zekâ uygulamalarının işlevi aslında avukatların hâlihazırda manuel şekilde gerçekleştirdiği işlerdir. Bu durum, avukatlık mesleğinin bu gelişmelerden olumsuz etkilenip etkilenmeyeceği sorusunu doğurmakta ve sektörde bir endişeye sebep olmaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki; hukuk bilişimcileri ve araştırmacılar hukuk teknolojilerinin mevcut hukukçulara yardım amaçlı olduğu ve özellikle de düşünsel olarak yerine getirilen hâkimlik ve avukatlık gibi meslek dallarının yerine geçecek bir Yapay Zekâ teknolojisinin olamayacağı konusunda hemfikirdir. Nitekim robotlar ne kadar geliştirilse de sosyal becerileri, planlama ve öngörü kabiliyeti ve karar alma yetisinin bir insanda var olduğu kadar güçlü olamadığı ve yetersiz olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Makineler, muhakeme etme, yorum yapma, içgüdüsel davranma gibi insana özgü nitelik ve becerilerden yoksundur. Aynı zamanda, adli sistemin psikolojik unsurlarına da hâkim olabilme kabiliyetine de sahip değildir.[xi] Bu nedenle robotlar henüz hukuki kararlar alınması gereken işlerin tamamen yapay zekâya devredilmesini güvenilir kılacak mekanizmaya sahip değildir. Yukarıda geliştirilmekte olduğu bahsedilen yazılımlar, insan avukatlar tarafından taranacak sayfa sayısını önemli ölçüde azaltsa da en sonunda bir insan gözüne ihtiyaç duymaktadır; yani Yapay Zekânın başlı başına bir avukat veya yargıç olarak hizmet sağladığı bir gelecek şimdilik söz konusu değildir.

Bununla birlikte, gelişen teknolojinin hukukçuların iş yükünü kayda değer şekilde hafiflettiğini ve bazı rutinlerin artık insan eli gerektirmediği de yadsınamaz bir gerçek olduğu göz önüne alındığında, her sektörde olduğu gibi hukuk bürolarında da uzun vadede ihtiyaç duyulan çalışan sayısında azalma olacağı öngörülebilir. Nitekim teknolojinin kullanılması ile beraber bir işin yapılması için normal şartlarda on adet hukuk bürosu çalışanı gerekli iken, niteliksiz sayılabilecek rutin işlerin robotlara devredilmesi ile aynı iş çok daha kısa sürede ve çok daha az insan tarafından gerçekleştirilebilecektir. Bu hususlar çerçevesinde bu gelişmelerin sektörde iki tür sonuç doğurması mümkündür; niteliksiz sayılabilecek rutin işler ile ilgilenen kimi çalışanlar daha nitelikli işler alma fırsatını yakalarken kimileri ise işten çıkartılacaktır. Nitekim Oxford Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmada, tüm meslek grupları dikkate alındığında; bunların %47’sinin yaptığı işin bilgisayarlar tarafından üstlenilebileceği ortaya konulmaktadır. Alman gazetesi “Süddeutsche Zeitung”un yaptığı “Wie wahrscheinlich ist es, dass ich durch einen Computer ersetzt werde?” (Bir bilgisayarın benim yerime geçmesi ne kadar muhtemel?) sorusuna cevap arayan araştırma sonucunda avukatlar için %3,5 gibi bir oran çıkarken, avukatlık bürosunda çalışan avukat harici kişiler içinse bu oran %41 olarak beyan edilmektedir.[xii] Ancak tüm bunların yanı sıra; avukatlık mesleğinde robotların kullanımının yukarıda bahsedildiği üzere yeni meslek tipleri ortaya çıkartabileceği hususunun da göz ardı edilemeyeceğini ve teknolojinin bir yandan da yeni iş alanları oluşturabileceğini önemle belirtmek gerekmektedir.

Yapay zekânın hukukta kullanımının pratikteki etkileri, yalnızca avukatlar ve diğer çalışanları birbirinden ayrıştırmamakta, aynı zamanda avukatları da birbirinden ayırabilmektedir. Şöyle ki; bugün Amerika, Japonya, Güney Kore gibi gelişmiş ülkelerdeki hukuk bürolarında ve hukuk eğitimlerinde yaygın olarak kullanılan yapay zekânın ülkemizde kullanımı yalnızca dünya çapında işler yapan, büyük firmalarda görülmektedir. Bunun sebebi hem yapay zekânın İngilizceye olan adaptasyonu nedeniyle uluslararası işlerde rahatlıkla kullanılması, hem de bu yazılımların önemli bir yatırım gerektirmesidir. Tahmin edilecektir ki bu derece işe yarayan, yepyeni ve üstün teknoloji yazılımlar oldukça pahalı ücretler ile temin edilebilmektedir. Bu da hukuk firmaları arasında bir asimetri yaratmakta, büyük hukuk firmaları ile küçük bütçeli hukuk büroları ve tek başına avukatlık yapan avukatlar arasında yapay zekâ kullanımı ve dolayısıyla iş hızı bağlamında dengesizlik oluşturmaktadır.

V.Sonuç

Teknolojinin hayatımızın her alanına işlemiş olduğu günümüz dünyasında, gerçekleşen her bir teknolojik gelişme iş hayatına ve mesleklere doğrudan etki etmektedir. Hukukun her alanında da yaşanan teknolojik dönüşümler oldukça çarpıcı bir şekilde gerçekleşmiş ve avukatlar tarafından uyum sağlanmasını kaçınılmaz kılmıştır. Teknolojik gelişmelerin takibi, bu gelişmelere ayak uydurulabilmek ve hatta bir parçası olabilmek; günümüz hukuk dünyası ve avukatlık mesleğinde var olabilmenin bir şartı haline gelmiştir. Nitekim hukuki süreçlerin adım adım dijitalleşmesi ve yapay zekânın süreçlere dâhil olması kökten dönüşümlere sebep olmaktadır.

Hukuk alanında yapay zekâ kullanımı giderek ilerlemekte ve yaygınlaşmaktadır. Bu durum kimi zaman avukatlık mesleğinin iş yükünü hafiflemesi ve süreçlerin hız kazanması olarak karşımıza çıkarken, kimi zaman da hukuk bürosu ve adliye çalışanlarına ihtiyaç bırakmayan mekanizmalar olarak görülebilmektedir. Bu nedenle dijitalleşmenin avukatlık mesleğine olan etkilerini olumlu veya olumsuz olarak tek bir elden yorumlamak mümkün değildir. Sektörde oluşan değişikliklerin olumlu ve olumsuz faktörleri sebebiyle nasıl bir etki yaratacağı -istatistikler ve tahminler ile- kısmen öngörülebilmekte olsa da, bu etkilerin Türk hukuk sisteminde nasıl bir denge veya dengesizlik oluşturacağı zamanla ortaya çıkacaktır. Ancak değişikliğin kaçınılmaz olduğu da göz önünde bulundurularak, bu değişimlere adaptasyon sağlanmaya çalışılması ve yapay zekanın getirilerinin birer donanım olarak kullanılmak üzere kişisel ve mesleki gelişim haline getirilmesi yönünde çalışılması en mantıklı strateji olarak gözükmektedir.



[i] M. Ayyüce KIZRAK, Hukuk ve Teknoloji İlişkisi, 2019, Yapay zekâ Çağında Hukuk İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları Çalıştay Raporu

[ii] Başak Buluz, Türkiye’de Avukatlık ve Teknoloji, 2019, Yapay zekâ Çağında Hukuk İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları Çalıştay Raporu

[iii] Av. Yusuf Selçuk ATEŞKAN, Hukuk Bilişimi Uygulamaları Avukatlık Mesleğinin Yapılışını Nasıl Etkileyecek? Açık erişim: <https://hukukbilisimi.wordpress.com> (erişim tarihi:29.01.2021)

[iv] M. Ayyüce KIZRAK, Hukuk ve Teknoloji İlişkisi, 2019, Yapay zekâ Çağında Hukuk İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları Çalıştay Raporu

[v] Sterling Miller, Artificial Intelligence and its Impact on Legal Technology,açık erişim: <https://legal.thomsonreuters.com/> (erişim tarihi: 29.01.2021)

[vi] Rob Toews, 2019, AI Will Transform The Field Of Law, www.forbes.com

[vii] M. Ayyüce KIZRAK, Hukuk ve Teknoloji İlişkisi, 2019, Yapay zekâ Çağında Hukuk İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları Çalıştay Raporu

[viii] Açık erişim: <https://www.bluejlegal.com>(erişim tarihi:29.01.2021)

[ix] Başak Buluz, Türkiye’de Avukatlık ve Teknoloji, 2019, Yapay zekâ Çağında Hukuk İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları Çalıştay Raporu

[x] Açık erişim:<https://www.adalethanim.com/>(erişim tarihi:29.01.2021)

[xi] İstanbul Barosu Yapay Zeka Çalışma Grubu, Hukuk Teknolojileri ve Avukatlık Mesleğindeki Uygulamaları, Temmuz 2020

[xii]Prof. Dr. Zafer Zeytin & Dr. Eray Gençay, Hukuk Ve Yapay Zekâ: E-kişi, Mali Sorumluluk ve Bir Hukuk Uygulaması, TAÜHFD (2019)

Yol Tarifi